logo

Gecenin Kraliçesi 7.Bölüm izle

Özet: Selin, elinden birşey gelmeyerek Aziz ile hayatını birleştirmiştir. Bu arada Selin'in babası Osman çıkagelir, Aziz korku duymaktadır. Ölmesine emreden Osman, karşısında durmaktadır. Öbür tarafta Hüma istemiyor olsada Oktay sürekli yanındadır. Bu durum gün geçtikçe kötü bir duruma gelmektedir. Bu sefer Hakan'ın geriye çekilmek gibi bir durumu yoktur. Mert de Zerrin ile olan birlikteliğini sürdürürken Elif ile arasında umulmadık bir olay gelişir. Selin babası ile birlikte yaptığı bu oyundan ötürü kötü durumdadır. Sadık'ın derdi de tüm olan biteni Kartal'a anlatmaktır. Osman bu durumu bozmak için plan yapar. Çünkü amacı büyüktür. Üstüne üstük bu olaylarda beraber ilerlediği bir yandaşı vardır. Kartal yeni bir viraja girmiştir. Babasının eskiden arkadaşı olan iki kişi yeniden birleşmiştir. Ortada dönen bir oyun olduğu düşünmektedir. Bu durumun üstüne gitmeyi isteyen Kartal, doğru yoldadır. Bu vakitten sonra ya hiçbirşey olmamış gibi arkasına bakmadan gidecek, ya da bu oyunu kendi lehine çevirmek için plan yapacaktır.Gecenin Kraliçesi son bölüm izle dizi yayınlandıktan sonra sitemizden canlı olarak izleyebilirsiniz.
Yayınlandı: 25/02/2016
Berran demiş ki;
Herkese selam., Hi Mädels..SELIN'cim satirlarinla yine bizi cooook uzaklara götürdün sagol:) yüregine saglik yine hoch karatig bilgileri bize aktardin...:))o saydigin parca lar bizim en unutulmazlarimiz.Nur icinde yatsin Annenin sevdigi parcayi dinledim ve onu rahmetle andim:-))Ayrica benim Annemde severdi.Ayni sekilde "bir tatli huzur almaya geldim"i ..Hele SESSIZ GEMI de benim favorilerimdendi..Bu Hikayayeye reaksiyon gösterecegini biliyordum.Senin yanitini bekledim ..ve tahminim dogru cikti sende sagol canimm..Yalniz sana sunu sormak istemistim.Tün eserlerinde sanki bir "mutsuzluk"sezdim ne dersin? Haklimiyim??Dizi yorumuna bende katiliyorum...Ayni sekilde LaLemcaninkinede ayni sekilde.Veee--bu son tesbitinizde yerden göge kadar haklisiniz. Saneminde belirttigi gibi.Hikaye bilinen HIKAYE ..Güzel basladi ama daha sonra yalinkatlasti..ve siradan oldu..Almanlarin dedigi 08/15 oldu...:-) Kartalin hüzünlü bakislarini ekranin bu tarafindan hissediyoruz. ESRA daha alcaktan bagirirsa iyi olur.Bir BILGE bagirmanin yüksek oktavdan olmasa bile; KOMPLEX ve ruh sagligi bozuklugu oldugunu söylemis. Bence cok dogru!!!Vee...ESRA bayagi yüksek oktavdan bagiriyor. MURAT YILDIRIM icin rizikolu bir Dizi galiba.MERYEM UZERLI nin aldigi para kesilmis oda Almanyaya gidip biraz dinlenmek istemis..Ancak YAPIMCI izin vermemis!!! Murat herseye ragmen iyi oynuyor.Zaten gözleriyle ve mimikleriyle oynuyor.Konusmasina gerek yok:-))Eskinin hesabi Ve BABA OSMAN'in katakullileri saframi kaldirdi.Bunlar SILAH kacakciligindan ziyade KALPAZAN LIK ta yapmislar:->Hümanin PARAGÖZ (kendi gibi) Oktayi ve fuzuli isler Mdr.Kocasi önemsiz figurlar benim icin.Ayni sekilde Mert ve sevgilisi..Sadikta iyi ve her zamanki gibi cok naturel oynuyor!! AZIZ Osmanin aniden gelisindeki yüzündeki "eksimis ayran " ifadesi ve HAIN bakislari adeta yapisti.Birisi silkeleyip kendine getirsin:-) Elife kötü bir sey yapilirsa cok üzülürüz:-((Bendenbu kadar ...Huuu..HÜLYA ve AYSE Arkadaslar..sizi söyle alalim haydi L O S......Hepinizi GOCAMAN öpüyorum garda$larim*_*
29.02.2016 - 13:45
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. LaLem’cim geçen bölüm yorumun yine çok güzel olmuş. Du bölüm yorumun bu sefer biraz kısa olmuş ama hemen her konuya el atmışsın eline sağlık ve hepsine katılıyorum. BERRAN’cım senin yorumunda eleştirdiğin konulara da ( zorla evlilik,paragöz aile bireyleri, yaşlı bir adamın oğlu yerine koyduğu kişiyle aşk yaşamış kızı yaşındaki genç bir kadını kendisiyle tehditle evlenmeye zorlaması, Kartal’a yapılan nankörlük etc.) aynen katılıyorum. Yahya Kemal’le Celile Hanım’ın aşkını bana tekrar anımsatan yazın için seninde eline sağlık ve ayrıca teşekkürler. Yahya Kemal’i aşırı milliyetçi olması, Celile Hanım’ı ortada bırakmış olması ve Nazım Hikmet’e yardım konusunda Celile Hanım’a karşı takındığı tavır nedeniyle kişilik olarak pek sevmesemde şair olarak çok takdir ediyorum tabii ki. Bestelenmiş: Endülüste Raks, Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız), Özleyen, Dün Kahkahalar yükseliyorken evinizden, Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın, Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul ve herkesin sadece ölümü konu ettiğini sandığı ama aslında ona ölüm gibi gelen, Celile Hanım’ın evlenme işi suya düşünce gemiyle ülkeden ayrılırken ona duyduğu hisleri de içine işlediği Sessiz Gemi adlı şiirlerini sevmemek mümkün mü? Sana Özleyen şiirinden bestelenmiş “Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde“ şarkısını (Nesrin Sipahi’den) gönderiyorum. Babamın çok sevdiği ve anneme söylettiği şarkılardan biriydi. Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,/ Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!/ Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde,/ Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!/ Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,/ Hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,/ Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,/Gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.//İkiniz de çok öpüldünüz. // DİZİ YORUMU: bende herşeyden önce sevgili SANEM’in geçen bölümdeki „Bu dizinin devam etmesi zor, ve bence bunun sebebi sadece Meryem Uzerli degil. Bu dizinin senariyosu cok basit, bir kucuk aile kendileri icinde. senariyo tanidik geliyor, Benzeri cok. bunun icin de cok sikici oluyor“ yorumuna katıldığımı belirteyim. Belki Meryem Uzerli Esra rolündeki oyuncu kadar başarılı olsaydı ve yan hikayeler güzel olsaydı insan diğer eksiklere rağmen yinede daha bir severek seyrederdi bu diziyi. Hikaye zaten sadece tanıdık değil birde insanın midesinin zor kabul ettiği bir hikaye: katil ve pis işlerin adamı bir babanın kızını ve küçücül torununu hiç gözünü kırpmadan ve vicdanı sızlamadan Aziz gibi azılı bir katilin kucağına atması bir yandani sevimsiz bir halanın sevimsiz hikayesi, takıntılı bir kadının aşkı, uyuşturucu tutkunu bir gençin birşeye benzemeyen aşk serüvenleri diğer yandan insanda bakma zevki bırakmıyor. Dizide denge olarak bir güzel yan hikaye bile yok. Karakterlerin duygusal dünyasıda güzel yansıtılmıyor. Pek merak edilecek bir sırda kalmadı zaten. Benim çevremde hemen herkes sırf Murat için bu diziyi seyrediyorlar; halbuki çok güzel başlamıştı. Bu bölüm için diğer yorumcuların yazdıklarından başka yazacak bir şey bulamıyorum. Sadece Osman’ın kızından daha başka ne beklediğini anlamadığımı belirtmek istiyorum. Ben planının kızının Aziz’i kendine aşık edip evlenmek ve böylece nmlına nülküne ortak olmaktan ibaret olduğunu sanıyordum. Daha başka ne olabileceği konusunda hiçbir fikrim yok. Tabii birde Selin’in Aziz’le hakiki bir evlilik yaşayıp yaşamıyacağını merak ediyorum. Bakalım diziyi enterasan bir hale sokabilecekler mi? Bendende bu kadar. Sıra daha yazmayanlarda.
28.02.2016 - 20:45
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese merhaba, kızlar selam. 7. BÖLÜM YORUMUM: bölümün en inandırıcı sahnesi herhalde ilk sahnesiydi. Seksi gelinlikli selin kızımız imzayı atar atmaz düğün hediyesi olarak 25 senedir kayıp babası çıkıp birden geliverdi. Selin o kadar çok şaşırdı ki şaşkınlığını bile gösteremedi, dondu kaldı. Aziz in buruşuk yüzünden bir şey okumak mümkün değildi. Korkunca benzeyen bakışlarından tek okunan şaşkınlıktan çok kızgınlıktı. Hüma ya kızıyoruz ama akıllı kadın. Bu işte bir iş olduğunu kartal dan gayri bir o birde sadık anladı. Gerçi bunu anlamak için akıllı olmaya gerek yok, daha doğrusu anlamamak için aptal olmak gerek. İki iğrenç babanın geçmişinin çok temiz olmadığını biliyorduk ama kartalın babası gibi hiçbir pisliğe karışmadığını anladığımız bir adamı öldürmeleri yaptıkları en büyük pislikti herhalde. Sadık a bravo, babasının oğlu değil ama sonunda kardeşinin isteğine boyun eğmek zorunda kaldı. Esra bu bölümde bağırıp çağırmadı ve çok sevimliydi yine. Ama bu durumu ne kadar sürer allah bilir. Küçük osmanın söylediklerinden şüphelendi bayağı. Ya yine delirecek ya da pusuya yatacak. Bence İkinci tahminim doğru çıkacak, ne de olsa babasının kızı. İnşallah yanıltır beni. O kadar tatlı biri ki insan onu kötü görmek istemiyor. Kartal nihayet pençelerini göstermeye başladı aziz e karşı. Aziz buna ne kadar seyirci kalacak bakalım. Kartal ın selin i terslemesi iyiydi ve selin bunu çoktan hak ettide, bir daha karşıma çıkma denesi biraz komik oldu. Aynı evde yaşayan iinsanların birbirinin karşına çıkmama gibi bi lüksü yok. Oktay hüma sahneleri tam komedi. Ne oktay ın güya hüma yı kurtarması inandırıcı ne de hüma nın bu nedenle hüngür hüngür ağlaması. Hakan ın, kendisini sevmediği üstünden akan hüma ya çocuk yapalım diye tutturması başka bir komedi. Derin mert ilişkisi birşeye benzemiyor. Mert le elif hikayesi çok sıradan. Ama mert çok sevimli, emre ona keza. Murat yine bakışlarını ve mimiklerimi konuşturdu ama senaryo o kadar zayıf ki bunlar bile bu bölümü ilginç bir hale getiremediler. Yani ne gülebildiğimiz ne de ağlıyabildiğimiz bir bölümdü. İnşallah gelecek bölüm daha iyi olur. Benden şimdilik bu kadar gerisini ekibin diğer elemanlarına bırakıyorum. Kolay gelsin
27.02.2016 - 01:28
0   0

Angel demiş ki;
Murat icin daha guzel bir scenario olabilirdi yazik oldu Asi ask ve ceza suskunlardan sonra budizi murata yakismamis ustelik o yakisikli aktor nerede zayiflamak hic yakismamis
25.02.2016 - 17:49
0   0

Berran demiş ki;
YAHYA KEMAL - CELİLE HANIM AŞKI “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz” Başında Kavak Yelleri esen, babasından henüz ayrılmış olan annesini deli gibi kıskanan bir gencin cümlesi... 90 yıl önce telaffuz edilmiş ama unutulmamış, hatta Türk edebiyatında yer etmiş bir cümle. Neredeyse bir asır önce yaşanmış olan bir aşkın sonunu getiren bir cümle belki de... Nazım Hikmet’in annesi, ressam Celile Hanım ile Yahya Kemal’in nihayete eremeyen aşkını bitiren cümle: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.” Alman ve Polonyalı paşaların torunu 1884’de Polonya ihtilalinden kaçan Borcenski, Osmanlı’ya sığınır. Türk tebaasına geçer ve Mustafa Celaleddin adını alır. Üst düzey bir Osmanlı paşası olan Mustafa Celaleddin’in oğlu Enver; Alman asıllı Müşir Mehmet Ali Paşa’nın kızı Leyla ile evlenir. Celile bu evlilikten doğar. “El bebek gül bebek” yetiştirilen, mürebbiyelerle büyütülen bir kızdır. Güzelliği dillere destandır. Dikkat çeken tek özelliği bu değildir üstelik, babası Enver Paşa’nın saraydaki yaverlik döneminde saray ressamı sıfatıyla İstanbul’da bulunan Fausto Zonaro’dan ders almış bir ressamdır. Celile 1900’lerin başında, dönemin valilerinden Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet ile evlenir. İki de çocukları olur: Nazım ve Samiye... Celile çocuklarını büyütürken, söz konusu aşkın diğer kahramanı Yahya Kemal de Paris’tedir. II. Abdülhamid’in neredeyse herkesin peşine bir hafiye takıp saraya jurnallettiği dönemde, kendini hiç düşünmeden Messagerie Maritime’in Memphis gemisine atmıştır. Tek kelime Fransızca bilmeden hem de... Selanik limanında yolunu kesen gizli polislere “Efendi, ben Avrupa’ya kaçıyorum, orada Sultan Abdülhamid aleyhinde yazı yazacağım. Bu gemiden inmem, indirmek elinizdeyse indiriniz” cevabını vermiştir. 16 yaşında gittiği Paris’ten 28 yaşında döndü Paris’te Türk edebiyat ve fikir adamlarını bulur; Meaux Koleji’ne yatılı olarak yazılır. Fransızcayı iyice öğrendikten sonraki durağı ise Ecole Libre de Sciences Politiques’in Dış Siyaset bölümü olur. “Gerek tarihte gerekse şiirde zihnimin teşekkülünü bu döneme borçluyum” dediği Paris serüveni, Meşrutiyet’in ilanından dört yıl sonra, 1912’de sona erer. Henüz 16 yaşında, bir bilinmeyene doğru yol almak için terk ettiği ülkesine, 28 yaşında ve şiirde Türk kimliğine ulaşmayı şiar edinmiş olarak döner. Açlık grevindeki eski sevgiliyi görmezden geldi Celile Hanım ile Yahya Kemal’in ayrılıklarının üzerinden yıllar geçer, herkes kendi yoluna gider. Yahya Kemal elçilik göreviyle bir süre Avrupa’da kalır, sonra milletvekili olarak Meclis’e girer. Celile Hanım Paris’te resim çalışıp İstanbul’a döner, İbrahim adında bir paşazade ile kısa bir evlilik geçer başından. Ayrılıklarından 19 yıl sonra, 1938’de yeniden bir mektup yazar Yahya Kemal’e... Ama ne aşk vardır bu kez içinde ne de tutku. Oğlu Nazım Hikmet büyük bir şairdir artık ve dünya görüşü nedeniyle dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülmektedir. Cumhuriyetin 15’inci yılı nedeniyle bir af tasarısı gündemdedir, o sıralarda Bursa Hapishanesi’nde bulunan Nazım da bu aftan yararlansın diye destek bekler Yahya Kemal’den. “Maziden gelen bir ses” olarak imzaladığı mektubunda “Onu himaye ederek kanayan bir anne yüreğini kurtarınız” diye yalvarır. Ama cevap alamaz. Ne evet ne hayır... Yahya Kemal susmayı seçer. Bir başka rivayet daha vardır. Artık gözleri zor seçen Celile Hanım, 1950 yılında oğlunun hapisten kurtulabilmesi için Galata Köprüsü’nde açlık grevine başlar. Köprüden geçen Yahya Kemal onu görür ama görmezden gelir, geçip gider. Celile Hanım 1956’da göçüp gider bu dünyadan, Yahya Kemal ise ondan iki yıl sonra... Geriye edebiyat dünyasında dilden dile dolaşan, hüzünlü bir aşk hikayesi kalır. Ne büyük aşkıyla evlendi, ne de bir başka kadınla... Bu ikilinin yolu 1916’da bir Bektaşi dergahında kesişecektir. Celile Hanım kıskançlık krizleri nedeniyle eşi Hikmet Bey’den ayrılmak üzeredir. Her ikisinin de Bektaşilikle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yahya Kemal’i Yakup Kadri, Celile Hanım’ı ise bir dostu götürmüştür Çamlıca Bektaşi Dergahı’na. Kaderin oyunu da denebilir, öylesine bir rastlantı da... Yahya Kemal Telaki şiirinde şöyle anlatacaktır: Yollarda kalan gözlerimin nûrunu yordum, Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum, Hulyâmı tutan bir büyü var onda diyordum, Gördüm: Dişi bir parsın elâ gözleri vardı. Kıskanç bir âşık Dişi parsın ela gözlerine sahip olan Celile Hanım’la ondan dört yaş küçük olan Yahya Kemal büyük bir aşka düşerler o günden sonra. Şair, o sıralarda Heybeliada Bahriye Mektebi’nde ders de vermektedir. Öğrencilerinden biri ise sevgilisinin oğlu Nazım’dır. Eşinden boşanan Celile Hanım, sevgilisinin peşinde Ada’yla Nişantaşı’ndaki evinde mekik dokurken, Yahya Kemal de hafta sonları annesinin evine çıkan Nazım’a özel ders vermek üzere Nişantaşı’ndaki eve gelir. Yahya Kemal hem tutkulu hem de kıskançtır. Ruhunu bir burgaç gibi sıkan, “Bunca yıllık kocasını bırakan kadın, bir gün beni de bırakır” korkusudur belki de... “Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler / Rikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler” şaire göre... Ada’da olduğu bir akşam, Nişantaşı’ndaki sevgilisinin bir partiye gittiği şüphesi düşer yüreğine. Ne vapur vardır o saatte ne de motor. Zar zor bir kayıkçı bulur, “Hastam var” diye ikna eder. Git gide artan lodos ve balıkçının söylenmeleri eşliğine şehre varır. Nişantaşı’na geldiğinde neredeyse gece yarısı olmuştur. Kapıcıyı uyandırır, “Celile Hanım evde mi?” diye sorar. “Evde” cevabı kesmez onu, “Çık” der, “Bir daha bak”. Kapıcı çıkar, gelir haber verir: “Uyuyor”. Yahya Kemal o geceyi, apartmanın karşısındaki meyhanede geçirir. Sabah olunca da doğru sevgilisinin yanına gider. Celile Hanım durumu öğrenir ancak çok âşık bir kadının müsamahasıyla sarılır sevgilisine. Ancak genç Nazım hocasıyla annesinin aşkından memnun değildir. Bir gün hocasının pardösüsünün cebine şu notu bırakır: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz”. Nazım; her ne kadar “Sana arzu ettiğin gibi ne zaman yuva yapacağım? Canımın içi, pek göreceğim geldi. Karıcığın Celile” diye mektuplar yazdığının farkında olmasa da; annesinin Yahya Kemal ile evlenmeyi hayal ettiğini anlamıştır. Acaba Yahya Kemal’in bu fikirden kaçtığını da anlamış mıdır? Yakup Kadri’ye “Bu kadar dile gelmiş bir kadınla ben nasıl evlenebilirim? Sonra herkes bana ne gözle bakar?” dediğini? Celile hanım hazırlıkları neredeyse tamamlamıştır. Yahya Kemal’in damatlık gömlekleri bohçalara konur, evi için eşyalar alınır, eşe dosta haber verilir. “Özür dilerim, evlenemem” Ve bir sabah kendisini beklerken Yahya Kemal’in mektubu gelir; onunla evlenemeyeceği için özür dileyen upuzun bir mektup... Celile Hanım okuduklarına inanamaz ama olmuştur işte, büyük aşkı son anda evlenmekten vazgeçmiştir. Celile, Paris’te alır soluğu; Yahya Kemal ise İstanbul’da kalır. Bundan sonra hayatına başka kadınlar da girecek ama hiçbiriyle evlenmeyi düşünmeyecektir. Kimilerine göre yaptığı hatanın farkına varmış ve kendini cezalandırmıştır. Değil evlenmek, bir ev sahibi olmayı bile reddeder. Hayatı otel odalarında, geçici evlerde, pansiyonlarda geçer... Bir gün Cahit Tanyol’a şunları anlatır: “Şair, büyük edip olmaktan daha öte önemli üç şey var: Birincisi evlenip bir yuva kurmak, ikincisi bir ev sahibi olmak, üçüncüsü bir tarafta kimseye muhtaç olmayacak kadar parası bulunmak. Ben bunların üçünü de yapamadım. Akşam oldu mu dostlar dağılır, evlerine gider. Ben şu otel odasında yalnızlığı bütün dehşetiyle duyarım. Ne şiir, ne kitap ve ne dostlarım beni bu korkunç yalnızlıktan çekip alabilirler”... Öldüğünde, evraklarının arasından kurumuş bir çiçek çıkar. Bir de not: “Aşkından vazgeçemediğim kadının, o veda gecesi nadide göğsünden aldığım çiçektir... 1919.” Bu, birbirlerini son kez gördükleri yıl olacaktır. MİRAÇ ZEYNEP ÖZKARTAL Milliyet Gazetesi, 25.09.2010
25.02.2016 - 13:44
0   0

Sanem demiş ki;
Kartalin davranislarini sevdim, Azizi rahatsiz etsin ve Aziz ondan korksun istiyorum. Aziz istese Osmani oldurte bilir onun icin kolay is, adamlari var. Huma gibi bir kadinin Oktayin yaninda kedi gibi olmasi ve korkmasini anlam veremiyorum. adam tutmussun, en son da onun la konustun ve o da hic bir sey bulamadigini soyledi kac dakika sonra da olduruldu. adam tutmus diye katil olamaz ki. Oktayi hic sevmiyorum. Hakanin Azizie gitmesini ve Oktayin burda olmasini soylemesini isterdim. Kartal Aziz ve Osmanin babasinin olumunde parmaklari var kokusunu aldi,sadece emin degil. Simdi Osman korkmuyormu, Kartal her seyi ogrendigin de sadece Azizi degil onu da oldurur. cunku Aziz olum fermanini Verdi ama Osman oldurdu. Aziz bunu Kartala soylemez mi? Umarim Kartal o masa da oturdugunda Emrenin basi da derde girmez. Abtal Sadik sustu artik. Ben Osmanin planini cok sacma buldum yani senariyo sacma.
24.02.2016 - 08:07
0   0

Sanem demiş ki;
Selin sen simdi yandin kizim. ikinci Azizi uyandi. Aziz ve Esra artik Selin ve Kartalin hayatini cehenneme cevirecekler, Esra Selini kiskandirmak icin her sey yapar artik, oyunlar oynar. Simdi Esra da babasi Aziz gibi hic bir sey bilmiyormus gibi davranacak. Ben Osmanin planini bir turlu anlamiyorum. Nasil bir plan ki Selin bile ikna olmus. abtal kiz Aziz Kartali oldurecek diye Sadiki durdurdu, haberi yok babasi Kartali Azizi oldurmek icin hazirlatiyor, uyu sen uyu. Aziz,Mustafa ve Osman bana hic de uc iyi yakin arkadas gibi gelmediler. Biri bu Osmanin planini anladiysa bana da anlatsin lutfen. Selinin Aziz le evlenmesi Osmana ne faydasi olabilir? Azizin Selini oldure bilecegini bilmiyormu? Diyelim ki Osmanin plani kizini Aziz'le evlendirmesi, Aziz den tahdit le sirketinin yarisini almasi ve Kartalin Azizi oldurmesidir. sora Karta hapise, Aziz mezara, her sey onlarin olacak. ama merak ettigim Selini nasil kandirmis, cunku Selin bunlari bilmiyor.
24.02.2016 - 07:51
0   0

Berran demiş ki;
Hi Mädels. LaLemcan hakkimda yazdigin güzel satirlar icin tesekkürler .Adeta icimi isittin sagol canimmm:-) DIZI yorumun war PRIMA!!!Ama biz daha önceki bölümle ilgili yazmistik.Simdi yeni bölümü yazacagiz. Ayrica biz seninle sadece GÜLSEREN konusunda farkli düsünüyorduk.Ama sonrada bende ona kizmaya baslamistim. Senaristlerden ötürüydü tabiiki.Baska Dizilerde farkli düsündügümüzü bilmiyordum:-()Sen Günesin Kizlarini biraktinmiydi??Bu aksam SM deki senin liebligin Showtv de KIS GÜNESI dizisi basladi. Ayrica yine SM den izlediginiz KÜBRA isimli oyuncununda HAYAT SARKISI basladi KANAL D de.Enteresan hikayesi var.Sevgiyle öptüm coook hepinizi Mädels *_*
24.02.2016 - 00:20
0   0

Berran demiş ki;
Tapınak Yazıtı XSENTIUS M.Ö. IX.YY. Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın. Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir. Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeyelayık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma. Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür. Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremediğinzaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol. Hatırlar mısın doğduğun zamanları? Sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın sen öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik mekanıdır.
24.02.2016 - 00:07
0   0

Ayisigi demiş ki;
Selin ne ara Sadik tan habersiz ve abisiyle tanismadan önce babasi Osman ile tanismis ve Aziz den intikam planlarini kurmuslar? Madem Osman Aziz in karsisina cikabiliyordu kizini neden nikahlatti Aziz le? Tek neden Selin in Aziz in mal mülküne sahip olabilsin diye mi bu tezgah? Osman in Aziz e sen büyüdün ben cüce kaldim,sirketin yarisini istiyorum demesi yerine simdiye kadar akli nerdeymis? Kartalcigimin Selin e tavir koymasini sevdim,hak etti kadin bunu. Kartal in Aziz le poker oynar gibi oynamasinida sevdim. Iyi güzel diyor Emre ye ben bu oyuna girdim ama sonunda kaybeden sen olmayasin sakin? Cünkü Osman in ortagi Oktaymis,hic sasirmadim. Bunlar yavas yavas bir sekilde gercekleri Kartal a iletip Kartal in Aziz den intikam almasini sagliyacaklar herhalde. Osman nasil biri böyle maśa varken elini yakmiyor,maśalarida bir taraftan kizi diger taraftan Kartal. Hakanla Hümanin evlilikleride nasil bir evlilik anlamadim gitti. Insan kocasina Fuat detektifin ölümünden yasadigi korkulardan bahetmezmi ve Oktay in devamli karsisina ciktigindan? Hakan o sevimsiz Hüma yi sevmis ki kiskaniyor,kadinin kizinida kendi öz kizi gibi sevmis. Paramparcada ki CIHAN gibi öz kizi Hazal i bir türlü özümseyememis gibi yapmamis!! Öz kizini Cansu gibi birtürlü kabullenemeyen adam baskasinin cocugunu nasil kabullenip babalik yapacak? Bende MODAYA uyayim ve paramparca dizisiyle karsilastirayim-:))) Hüma ise bence Hakan i hic sevmemis,devamli kocasina buzdolabi gibi. Ama baktim Oktay in yaninda gülebildi,gülümsedi,ehh o zaman bosan Hakan dan al Oktay i-:)) Emre gecimini nasil sagliyor,sirkettende ayrildi? Neyse ki Esra kendi istegiyle Italya sevdasindan vazgecti,böylece o konuda hayel kirikligi yasamamasina sevindim. Neeeee Kartal 4 yildir calismamis ve sirkete bile gitmemis mi? Bos gezenin bos kalfasi gibi ve deprasyon icinde yasamis durmus. Günleri nasil gecmis bunca zaman beni bir merak sardi-:)) Bence bölümün bombasi kücük Osman in Esra nin icine kuśku tohumlarini ekmesiydi. Dananin kuyrugu yakinda kopar-:)
23.02.2016 - 23:56
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler